40 binden fazla vatandaşımızın hayatını kaybettiği depremleri fırsat bilen kaos çetesi, etnik yapı üzerinden fitne ateşini yakmak için harekete geçti. Güvenlik uzmanları “Kimse toprağını terk etmesin. Depremle bir millî yara oluştu. Birlik olmalıyız” uyarısında bulundu.
Türkiye Gazetesi'nden Yılmaz Bilgen'in haberine göre, Türkiye, yüzyılın deprem felaketinde bir yandan afetle, öbür taraftan ardı arkası kesilmeyen yalanlarla boğuşuyor. Kara propagandanın belirli bir amaçla yapıldığını belirten istihbarat kaynakları ve güvenlik uzmanları, bölgedeki tehlikeye dikkat çekti.
PROVAKASYON İÇİN SİLAH VE PATLAYICI MADDE NAKLETMEYE ÇALIŞIYORLAR
Güvenlik kaynaklarının aktardığı bilgiye göre; Şam rejimiyle birlikte 10 yıldır Suriye’de etnik amaçla sayısız katliam yapan terör örgütü THKP-C Acilciler elebaşı Mihrac Ural, etnik unsurları kullanarak Hatay’da fitne zemini oluşturmaya çalışıyor. 53 vatandaşımızın şehit olduğu Reyhanlı katliamının da sorumlusu olan Türkiye düşmanı Ural, Suriye sınır hattındaki Kesep, Zahiye, Düsturu noktalarından Denizgören, Karamagara köylerine provokasyon için silah ve patlayıcı madde nakletmeye çalışıyor.
FİTNE ÇIKARMA ÇABASI
Teröristbaşı ve ekibi; Hatay, Reyhanlı, Samandağı, Harbiye, Defne ve Armutlu yerleşkelerini hedef bölgeler olarak seçti. Fitne ateşini Alevi vatandaşlarımızın yoğun yaşadığı beldelerde yakmak isteyen kaos timleri, ilk olarak cemevi, karakol, AFAD merkezi, camilerde sabotaj eylemleri planlıyor. Yağma amaçlı girişimlerle halkı galeyana getirme çabasının arkasında da bu şebekenin olduğu değerlendiriliyor. Kaos çetesi, kiliseleri de hedef alarak uluslararası toplumun dikkatini çekmeyi, ayrıca infiale yol açacak bununla birlikte bölgedeki demografik yapıyı değiştirecek sabotaj eylemleri hedefliyor. Terör örgütünün planı, eylemleri Suriyelilerin yaptığı izlenimini yayarak, buradan başlatacakları kaosu, Gezi benzeri bir çabayla Türkiye geneline yaymak.
SIKI TEDBİRLER ALINIYOR
Depremin ilk günü terör örgütü PKK/YPG’nin sızma girişimini püskürten güvenlik güçlerimiz, deşifre olan kirli planlara karşı da tedbirleri artırdı. Hatay başta olmak üzere, afet bölgesinde ve sınır hattında kırmızı alarm verildi. Tüm hareketleri yakın takibe alınan terörist başı Mihraç Ural ve ekibinin, tüm kirli organizasyonu El Basit’ten yönettiği, depremin ilk gününden itibaren sekiz defa Kesep ve sınıra yakın köylere gittiği, deprem bölgesindeki provokasyon aparatlarından anlık bilgi aldığı tespit edildi. Terör elebaşının PKK/YPG ile Türkiye’deki farklı odaklardan da destek aldığı belirlendi.
ÜÇ AŞAMALI KİRLİ PLAN
Maşa örgütlerin kaos planındaki başlıca amacı “Önce bölgeyi ıssızlaştırmak, ardından işgal girişimi başlatmak” olarak değerlendiren güvenlik uzmanları, şimdilik geride görünen küresel aktörlerin asıl hedefine dikkat çekti.
Yıllardır çabaladıkları güney sınırımız boyunca terör koridoru oluşturma projesi için deprem felaketinin fırsat olarak görüldüğüne dikkat çeken uzmanlar, öncelikli hedefin, Irak’ın kuzeyinde ürettikleri korsan hattı İskenderun Körfezi’ne bağlamak olduğuna vurgu yapıyor.
Teröristlerin ilk hedefi kaos oluşturarak koridoru boşaltmak. Bu maksatla çok sayıda provokatör ve ajan sahaya indi. Pazarcık, İskenderun, Reyhanlı ve Hatay ilk denemelerin gerçekleşeceği noktalar. Sonrasında aynı alandaki işletme ve arazilerin emanetçi kişiler tarafından satın alınması sağlanacak. Son aşamada boşalan yerlerin demografisi değiştirilecek.
SAHA RAPORLARI VAR
Terör örgütlerinin maşa olarak kullanıldığı küresel kaos planıyla ilgili detaylı raporlar da hazırlandığı belirlendi. Saha geneli tüm köy, ilçe ve illerin nüfus yapısı, halkın siyasi eğilimi rapor içeriğinde yer alıyor. FETÖ döneminde sızdırılan onlarca özel ve genel bilgi yanında 2000’li yılların başındaki Bakü-Ceyhan Boru Hattı inşaatı döneminde hazırlanan detaylı ‘çevresel etki değerlendirme’ raporları ve aynı dönemlerde Osman Kavala ve ekibinin yaptığı etnik-kültürel duruma ilişkin kapsamlı çalışmalar da aynı merkezin elinde.
ÖNEMLİ UYARI: KİMSE TOPRAĞINI TERK ETMESİN
Genelkurmay Eski İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin, Batılı güçlerin kırılan fayı ülkeyi bölme fırsatına dönüştürme çabası içinde olduğu uyarısında bulundu. Pekin, şunları söyledi: Bizi askerle, topla tüfekle esir edip ülkemizi işgal edemezler. Ancak farklı yollar ve sinsi yöntemler deniyorlar. En büyük silahları etnik unsur, Sünni-Alevi farklılığını kaşımak ve son olarak göçmen kartı ile halkı kışkırtmak. DEAŞ ve PKK aparatı ile Suriye ve Irak’ta istediklerini gerçekleştirdiler. Uzun zamandır Irak sınırından Akdeniz’e inebilecekleri planların peşindeydiler. Bu konuya dair bazı ön bilgilerimiz vardı. Ancak şimdi deprem felaketini sonuna dek suistimal ederek orada adı konmamış bir gizli koridoru hayata geçirmek isteyecekler. Etnik temizlik ve göç unsurları üzerinden yeni bir alan tahsisi yapmak isteyecekler. Kimse toprağını terk etmesin. Irak-Türkiye sınırından Hatay-Dörtyol’u da kapsayan bir koridor peşindeler. Var olan durumu zaaf olarak görüyorlar. Buna izin verilmemeli, aksi hâlde ciddi bir beka sorunu yaşarız.
İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ SAHADA
Emekli Amiral Cihat Yaycı ise Batı’da yapılan Türkiye’yi işgal planı tatbikatlarına işaret ederek yabancı istihbarat örgütlerinin farklı araçlarla sahayı sabote ettiğini belirtti. Suriye sınırına çok yakın noktadaki Hatay’ın jeopolitik konumuna vurgu yapan Yaycı, “Hatay’ın millî güvenlik hassasiyeti vardır. Orada enfekte olmaya açık bir millî yaramız oluştu. Mikropların bu yaraya ulaşmasını önlemeliyiz, onunun için birlik ve bütünlük içerisinde olmalıyız. Böyle iç karışıklık çıkarmak isteyenlere de fırsat vermemeliyiz uyanık olmalıyız” dedi.
Yabancıya mülk satışının 2018’de durdurulduğunu, ancak yeni vatandaş olmuş sığınmacılara da mülk satışına izin verilmemesi gerektiğini kaydeden Cihat Yaycı, şu uyarılarda bulundu:
“Aksi hâlde önü alınamaz bir başka felaketlerle yüzleşiriz. Batıda alenen depremi bahane ederek ‘müdahale edelim’ çığırtkanlığı yapılıyor. Bu noktada Türk düşmanı, FETÖ hamisi, PKK sever, CIA resmî ajanı Michael Rubin’in söyledikleri çok önemli. Bu lobi Türkiye’de bir iç savaş çıkarmak için zemin hazırlamaya devam ediyor. Diğer yandan The Economist dergisi ‘Türk ve Suriye hükûmetleri depremle baş edemez!’ şeklinde başlıklar atarak organize şekilde Türkiye Cumhuriyeti’ne sinsice saldırmaktadır. Benzer söylemler FETÖ’cü, PKK’lı hesaplar tarafından kullanılıyor. Hatta bazı Yunan sosyal medya hesapları da Türkiye’de darbe çağrılarında bulunmuştur. İçinde bulunduğumuz afet süreci, sığınmacı-yerli halk çatışmasının tetiklenebileceği son derece hassas bir dönemdir. O nedenle sığınmacılarla yerli halkın birbiri ile karşılaştırılmaması için tedbir alınmasında fayda vardır.”
KAYNAK: TÜRKİYE GAZETESİ