18 Yaşında geldiği İnegöl’de yaklaşık yarım asırdır Ahşap Oyma Sanatını icra eden Rüstem Ahmet Gözübüyük (57), 25 metrekare dükkân içinden ahşabı sanata dönüştürerek birbirinden güzel eserler ortaya çıkarıyor.
Unutulmaya yüz tutan Ahşap Oyma Sanatı’nın son ustalarından olan Rüstem Ahmet Gözübüyük (57), İnegöl ilçesindeki 25 metrekarelik atölyesinde, ahşaba hayat vererek sanat eserine dönüştürüyor.
Bazı eserlerin yapımının 4 ay sürdüğünü belirten Gözübüyük, teknolojinin gelişmesi ile CNC makinelerinin de bu işi yapabildiğini fakat kendisinin el sanatını yaşatmaya çalıştığını ifade etti.
‘45 yıldır ahşap yontu sanatının farklı dallarında, naht sanatından modern yaklaşımlara kadar farklı ürünler çıkarmaya çalışıyoruz’
45 Yıldır Ahşap Oyma Sanatı ile ilgilendiğini belirten Gözüyübük, şu ifadeleri kullandı:
“Aslen Kahramanmaraşlıyım fakat kendimi İnegöllü gibi hissediyorum. Çünkü ömrümün büyük çoğunluğu İnegöl’de geçti. Mesleğim icabı 18 yaşında İnegöl’e geldim. 45 yıldır ahşap yontu sanatının farklı dallarında, naht sanatından modern yaklaşımlara kadar farklı ürünler çıkarmaya çalışıyoruz. Ahşap yontu sanatını yaşatmaya çalışıyoruz. Ahşap yontu sanatı iki türlü yapılıyor. Biri imitasyon, yani herhangi bir resmi ya da sanatkârın eserini bire bir oymaya deniyor. Bir de kendi tasarımlarımız, konsept tasarımlarımız, kompozisyonunu kendimizin kurguladığı, burada da örnekli olan eserler üretiyoruz”
‘Önce resim hayal âlemimizde canlanır, ikinci aşamada hangi ahşabı kullanacağımıza karar veririz’
Oyma sanatında önce resmin belirlenip daha sonra resmin işleneceği ahşap ağacının seçildiğini belirten Gözübüyük,
“Bazen tek bir resmi değerlendiririz bu işte. Önce resim hayal âlemimizde canlanır, ya çocukluğumuzdan gelen ya da herhangi bir yerde gördüğümüz resmi yakalarız. İkinci aşama ahşap, hangi ahşabı kullanacağımıza karar veririz. Ceviz, ıhlamır, kayın bazen istisna olarak çam ağacı ki reçineli olur ben çok severim. Yongalar kalktıkça çamın da kokusu yayılıyor. İnsan daha farklı duygularla işe sarılıyor. Bu şekilde resim ve ahşabı buluştururuz. Kalıplandırma ve ahşabın üzerine çizimden sonra oyma aletleri ile oymaya başlarız” diye konuştu.
Gözübüyük, daha önce eserlerinin İnegöl ve Bursa’da sergilendiğini ifade ederek,
“İlk sergimizi İnegöl Kent Müzesi’nde açtık 3-4 sene önce. Hat sanatı örnekleri ile girmiştim sergiye. Yaklaşık 30 eserimiz sergilendi. İkinci sergimiz geçtiğimiz günlerde Bursa Tayyare Kültür Merkezi’nde düzenlenen karma sergi oldu. Zümrüdü Anka Kuşu ve Deniz Kıyısı tasarımı ile katıldık. Güzel dönüş aldık” dedi.
‘CNC makinelerinin de girmesi ile insanlar şaşkınlık yaşıyorlar. Bu kadar büyük ebatlarda parçaları el ile yapıldığına inanası gelmiyor insanların’
Makine kullanmadan tamamen el işçiliği ile eserler ortaya çıkardıklarını ve insanların eserlere ilgi gösterdiğini belirten Gözübüyük,
“Sanatseverler gezip dolaştıkları yerlerde döküm malzemeleri ile plastik ve alçı ile dökülen sanat işlerini gördüğü için ilk anda şaşırabiliyorlar. Boya’dan yola çıkarak metale benzettikleri oldu. CNC zannedenler oldu. CNC değil. Biz sadece delik kısımlarını el makinesi ile deliyoruz, diğer kısımlar tamamen el bıçakları ile yapıyoruz. CNC ahşapta kesinlikle kullanmıyoruz. Tamamen el işçiliği. Boyasını istediğimiz gibi değiştirebiliyoruz. Antik ceviz rengi ya da küflü eskitme renklerini seviyorum. Bu renkleri tercih ediyorum. İnsanların ilgisi güzel. Yalnız hız çağında yaşıyoruz. Teknolojik gelişmeler, ahşap ya da mobilya sanatına, el sanatlarına CNC makinelerinin de girmesi ile insanlar şaşkınlık yaşıyorlar. Bu kadar büyük ebatlarda parçaları el ile yapıldığına inanası gelmiyor insanların. Fakat az öncede söylediğim gibi biz bunları el işçiliği ile yapıyoruz. El sanatını yaşatmaya çalışıyoruz farklı konsept tasarımlarla. Alçı döküm ya da plastik malzemelere insanlar daha çok maruz kalınca, ahşap sanatı da prestij kaybetmiş gibi oluyor. İnsanların şaşırmaları o yüzden oluyor bana göre” şeklinde konuştu.